ERDEMLİ
Giriş Tarihi : 12-10-2020 17:24   Güncelleme : 12-10-2020 17:24

KAYIP YILLAR

Yaşamadıklarımız... Yaşayamadıklarımız... Yaşattırılmadıklarımız...

KAYIP YILLAR

Yaşamadıklarımız...
Yaşayamadıklarımız...
Yaşattırılmadıklarımız...
Ve her an yaşayabilme ihtimaline sımsıkı
sarılarak bir kenarda, üstüste, darmadağın
alıkoyduğumuz uhdelerimizin ardiyesi değjlmidir
yaşam çoğumuz için, çoğu zaman ?
Düştüğünde kırılacak kemiğinin belkide
bir daha kaynama olasılığının olmadığını bile ble,
iki tekerlekli bisiklet üzerinde zorlukla dengesini
sağlamaya çalışarak onu sürme gayretinde ihtiyarlar
görürüz bazen ; Veya dizlerinin çamurlanmasını
hiçte umursamaksızın, bir anda, heyecanla, misket
oynamakta olan çocuklara katılıveren ihtiyarlar.
Kimdir bunlar? Bunlar, tak tak bastonlu çocuklar.
Elbet onlar da isterlerdi daha geniş zamanlarda
yaşayabilmeyi tüm bunları; Zamansız bir zaman
aralığına sıkıştırmak zorunda kalmadan çocukluklarını,
gençliklerini, umutlarını.
Hasılı, gençliğimize yakışan şeyleri teslim
edebilmek için geçmişe, an'ı yaşayabilmek gerek
derinliğince, yaşayabildiğince. Aynen, Arjantinli yazar
ve şair Jorge Lois BORGES'in An'lar şiirinde uhdelerini
damıttığı gibi ;
Eğer, yeniden başlayabilseydim hayata,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar, çok az
şeyi ciddiyetle yapardım.
Elbette mutlu anlarım oldu ama,
Yeniden başlayabilseydim eğer, sadece mutlu
anlarım olurdu.
Farkındamısınız bilmem ama, yaşam budur
zaten;
An'lar, sadece anlar. Siz de an'ı yaşayın.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa
tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve boşverirdim
kurufasulyenin nimetlerine.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
İlkbaharda ayakkabılarımı fırlatır atardım.
Ve çıplak ayaklarla yürürdüm sonbahara dek,
Bir şansım daha olsaydı eğer...
Ama artık seksenbeşimdeyim ve biliyorum ki,
Ölmekteyim...
Esenkalın.

Süleyman TaşSüleyman Taş